Sivas Suşehri Tatar Köyü
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


      Sivas Suşehri Tatar KöyüHoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz :
Mesaj Sayınız : 0

 
AnasayfaPortalLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İki Secde Arasındaki Oturuşta Ellerin Durumu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
TatarKoyu
Admin
Admin
TatarKoyu


Mesaj Sayısı : 188
Rep Gücü : 406
Rep puanı : 1
Kayıt tarihi : 31/07/10

İki Secde Arasındaki Oturuşta Ellerin Durumu Empty
MesajKonu: İki Secde Arasındaki Oturuşta Ellerin Durumu   İki Secde Arasındaki Oturuşta Ellerin Durumu EmptyPtsi Ağus. 02, 2010 5:01 am

İki Secde Arasındaki Oturuşta Ellerin Durumu


Ebu Muaz Seyfullah Erdoğmuş


Takdim

Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür. "Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölünüz." (Al-i İmran; 3/103) "Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir." (en-Nisâ; 4/1),

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur." (el-Ahzâb; 33/70-71) Bundan sonra, Şüphesiz sözlerin en güzeli Allahın Kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellemin yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bidattir ve her bidat sapıklıktır. Her sapıklık da ateştedir. Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem: “Namazı benden gördüğünüz şekilde kılın” buyurmuş, sahabeleri de – Allah hepsinden razı olsun - bu hadise ittiba için Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin namazını dikkatle takip etmişler, en küçük ayrıntısına kadar gördüklerini anlatmışlardır. Namazın şekliyle ilgili bir çok mustakil risaleler kaleme alınmıştır. Bunlar içerisinde Türkçeye terceme edilen: Elbaninin Sıfatu Salatin-Nebi kitabı ile Ebu Said Muhammed el-Yarbuzi hocamızın “Kitab ve Sünnete Göre Namaz” adlı kitabını özellikle tavsiye ediyorum.

Sırtlarındaki heybelere çakıl dolduran, sonra diyar diyar gezip taşları yaldızla boyattıktan sonra inci diye dağıtan kıyas ve mezhep taraftarları, sünnetle amel edenleri fitne çıkarmakla suçlamakta, maslahat için(!) halkın yanında onlar gibi davranmak gerektiğini savunmaktalar. Bütün bunlara rağmen “Selefi” ve “Guraba” olduklarını, Kitap ve sünnet ile amel edenlerin de “Zahirî yahut hadis mealcisi(!)” olduklarını da iddia etmekten hiç çekinmemektedirler. Deve kuşuna “yük taşı” demişler, “Ben kuşum” demiş. “O halde uç” demişler, “Ben deveyim” demiş. Cehaletini ilim ehlinin sözleriyle ambalajladıktan sonra vitrine koyanlardan biri, kıyası dinde şeri delil olarak görmeyen Ehl-i Sünnet mensuplarına karşı delil getirmek adına: “Allah rasulünün iki secde arasındaki oturuşunda ellerin nereye konulacağını bildiren hadis yoktur. Kıyas yapmaya mecburuz” gibi mugalatalarda bulunmuş. Bu risaleyi sadece bu meseleye cevap mahiyetinde hazırlamıştım. Risaleye tekrar göz attığımda bazı meselelerin daha fazla pekiştirilmesi, özellikle bazı ilim ehlinin bu risalede delil getirilen hadis hakkında “Şaz” ifadesini kullanmış olmasıyla ilgili şüphenin daha doyurucu şekilde giderilmesi gerektiğini gördüm. Bunun üzerine bazı açıklamalar ilave ettim. Muvvaffakiyet Allahtandır. Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî


1-Vail b. Hucr radıyallahu anh Hadisi:

Abdullah b. Ahmed – babası Ahmed b. Hanbel (4/317) – Abdurrazzak – Sufyan – Asım b. Kuleyb – babası - Vail b. Hucr radıyallahu anh isnadıyla:

Nebi sallallahu aleyhi ve sellemi tekbir aldığında – yani namaza başlangıç tekbirinde ellerini kaldırırken gördüm. sonra rüku ettiğinde ellerini kaldırdı, sonra semiallahu limen hamideh dediğinde ellerini kaldırdı ve secde etti. Ellerini kulaklarının hizasında tuttu. Sonra sol ayağını yayarak oturdu ve sol elini sol dizine, sağ dirseğini sağ dizinin üzerine koydu. İşaret parmağı ile işaret etti, başparmağını orta parmağının üzerine koyarak diğer parmaklarıyla halka yaptı. Sonra secde etti. Elleri kulakları hizasındaydı. Ahmed (4/317) Taberani (22/34) Abdurrazzak (2/68 no: 2522) Fethur-Rabbani (3/149)

Hadisin İsnadı Hakkında Mülahazalar:

1- Bazıları Süfyan es-Sevrînin Asım b. Kuleybden muanan rivayette bulunduğunu, es-Sevrînin müdellis olması sebebiyle muanan rivayetinin hüccet olamayacağını söylemişlerdir.

Bazıları buna cevap vermek için şöyle demişlerdir: Bu rivayette geçen Süfyan, es-Sevri değil, İbn Uyeynedir. Zira el-Humeydi Müsnedinde; Bize Süfyan tahdis etti, dedi ki, bize Asım b. Kuleyb el-Cermi tahdis etti dedi ki, babamın şöyle dediğini işittim: Vail b. Hucr el-Hadrami dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi gördüm…Humeydi (2/392 no:885) bِöylece hadisi rivayet etti.

Yine eş-Şafii Müsnedinde; bize Sufyan haber verdi, o Asım b. Kuleybden, dedi ki: babamı şöyle derken işittim: Vail b. Hucr bana tahdis edip dedi ki:… hadisi böylece rivayet etti. Şafii Müsned (1/176)

Es-Sevri, el-Humeydînin ve eş-Şafiînin şeyhlerinden değildir. Bilakis el-Humeydinin rivayet aldığı kimseler onuncu tabakada bulunanlardır. İbn Uyeyne de bu tabakadandır. Abdurrazzak ve muasırları ise dokuzuncu tabakadandır. Et-Tehzibde ve diğer eserlerde zikredildiği gibi onlar es-Sevrîden ve İbn Uyeyneden rivayette bulunmuşlardır. Tehzibul-Kemal (18/53) Ama eş-Şafii dokuzuncu tabakadan olsa da es-Sevriden rivayette bulunmamıştır. O (es-Sevriden değil) sadece Sufyan İbn Uyeyneden rivayette bulunmuştur.

Yine Beyhaki bunu rivayet ederek sonunda şöyle demiştir: “Aynı şekilde bunu el-Humeydi ve başkaları İbn Uyeyneden rivayet etmişlerdir. Beyhaki (2/24)

Böylece bu rivayette geçen Süfyan; es-Sevri değil İbn Uyeynedir demişlerdir.

Cevap: Bu batıl bir iddiadır. Zira Abdurrazzak her iki Süfyandan da rivayette bulunmuştur. Tabakatul-Huffaz (1/158 no:337) Tehzibul-Kemal (18/56)

Lakin Abdurrazzak ve muasırları dokuzuncu tabakadandırlar. Onların üstünde sekizinci ve yedinci tabakadan – ki onlar es-Sevrîye yetişmiş ve ondan rivayette bulunmuşlardır – Sufyan diyerek mutlak zikretmekle rivayet ederlerse bunda kastedilen İbn Uyeyne değil, es-Sevridir. Bkz.: Siyeru A’lami’n-Nubela (7/466)

Daha şaşırtıcı olanı şudur ki, Abdurrazzak Musannefinde es-Sevrîden, o Asım b. Kuleybden, o da babasından, o da Vail b. Hucrden… şeklinde rivayet etmiştir. Musannef (2/68 no:2522) Ahmed b. Hanbel de bu hadisi Abdurrazzaktan rivayet etmiştir.

Abdurrazzak; es-Sevrîden rivayet ettim diyor, bunlar ise hayır o es-Sevri değil, İbn Uyeynedir diyorlar!

2- Ahmedin Müsnedinde ve Abdurrazzakın Musannefinde rivayet ettikleri hadis Ebu Abdullah Sufyan b. Said b. Mesruk es-Sevri el-Kufiden rivayet edilmiştir. İbn Hacer onun hakkında şöyle demiştir: “Sika/güvenilir, hafız, fakih, abid, hüccet bir imam. Bazen tedlis yapardı. O bu hadisi muanan olarak rivayet etmiştir. Müdellisin ananesi hüccet değildir.

Cevap: Es-Sevrî bu hadisi Asım b. Kuleybden işittiğini açıkça belirtmiştir. Yine Müsnedde şu lafızla rivayet edilmiştir: Bize Yahya b. Adem ve Ebu Nuaym tahdis edip dediler ki; bize Sufyan tahdis etti, dedi ki; bize Asım b. Kuleyb tahdis etti. O babasından, o da Vail b. Hucrden rivayet ederek dedi ki:

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem secde ettiği zaman ellerini kulakları hizasına koyardı. Ahmed (4/318)

Bu isnad, es-Sevriden işitmeyi açıklamakta, tedlis şüphesini ortadan kaldırmaktadır. Hadis sahih olup hüccet olmaya elverişlidir. Hadis usulü, tahrici, isnad araştırması ve marifetur-rical ilmi hakkında biraz bilgisi olanlar bunu kolayca anlar. Allah en iyi bilendir.

3- Bazıları Abdurrazzakın bu rivayette el-Firyabîye muhalefet ettiğini iddia etmişlerdir. Zira Abdurrazzakın es-Sevriden naklen zikrettiği: “Sonra secde etti” ziyadesini el-Firyabinin es-Sevriden rivayetinde zikretmemiştir. el-Firyabinin es-Sevrinin meclislerine devamının Abdurrazzaktan daha fazla olduğu gerekçe gösterilmiştir. Şeyh Elbani es-Sahihada şöyle demiştir:

“İşaretten sonra “sonra secde etti” lafzı ile yalnızca Abdurrezzak – Sevriden rivayet etmiştir. Sevrinin sohbetine sürekli devam eden Muhammed b. Yusuf el-Firyabi bu secde lafzını zikretmemiştir. Taberani (22/33)

Bunun mutabisi Ahmedin Müsnedinde (4/318) Abdullah b. Velid – Sufyan yoluyla rivayetidir. İbnul-Velid, saduktur, bazen yanılır. Onun Firyabiye mutabi rivayeti, mutabaata Abdurrazzakın rivayetinden daha tercihe şayandır. Özellikle onun (Abdurrazzakın) hal tercemesinde karşı çıkılan hadisler bulunduğu zikredilmiştir. Bunlardan birisi de Sevriden rivayetidir. Bkz.: İbn Hacer: Tehzib, Zehebi: Mizan.

Abdurrazzakın bu ziyadeli rivayeti onun yanılgılarındandır. Bunu destekleyen hususlardan birisi, Abdulvahid b. Ziyad, Şube, Zaide b. Kudame, Bişr b. Mufaddal, Züheyr b. Muaviye, Ebul-Ahvas, Ebu Avane, İbn idris, Selam b. Süleyman, Süfyan b. Uyeyne ve başkaları gibi güvenilir hafızlardan bir cemaatin mahfuz rivayette Vail radıyallahu anh hadisinde bu ziyadeyi zikretmemiş olmalarıdır. Hatta daha önce geçtiği gibi onların lafızlarında işaretin teşehhüd oturuşunda olacağı açıkça zikredilmiştir. Elbani Sahiha (1247)

Cevap: İlk olarak muhaddislere göre “şaz” ne demektir, ikinci olarak bu hadis şazın tarifine uyuyor mu? Eğer uyuyorsa işittik ve itaat ettik deriz. Aksi halde sahih hadis amel etmeye ve delil getirmeye elverişlidir. Üçüncü olarak da sika/güvenilir ravinin ziyadesi ne demektir? Bunları görelim:

a- Şaz hadis:

en-Nevevî et-Takribde şöyle der: “Şafiiye ve Hicaz alimlerinden bir topluluğa göre şaz: güvenilir bir ravinin, insanların rivayet ettiklerine aykırı rivayette bulunmasıdır. insanların rivayet etmedikleri bir rivayette bulunması şaz değildir.”

El-Halîlî şöyle demiştir: “Hadis hafızlarına göre şaz: sadece bir isnadı olup güvenilir ravinin bunda muhalefet etmesidir. Güvenilir olmayan ravi muhalefet ederse ona metruk denir. Güvenilir ravinin getirdiği muhalif rivayet hakkında duraklanır, o delil olmaz.”

El-Hakim şöyle demiştir: “Adalet ve zabt sıfatına sahip bir ravinin kendisinden daha iyi ezberi olan raviye muhalif rivayette tek kalması halinde rivayeti şazdır, reddedilir. Eğer adil ve zabtına güvenilen bir ravi, kendisinden daha güvenilir olan raviye aykırı rivayette bulunmazsa, tek kalmış olsa da rivayeti sahihtir. Eğer zabtı hususunda güvenilir bulunmamışsa ve zabit derecesinden de uzak değilse rivayeti hasendir. Şayet zabit derecesinde değilse şaz ve münkerdir, bu rivayet reddedilir. Neticede reddedilen şaz: tek kalan güvenilir ravinin, kendisinden güvenilir olana aykırı olarak rivayette bulunmasıdır.

Yani şaz: güvenilir veya makbul bir ravinin kendisinden daha güvenilir veya daha öncelikli olan bir raviye aykırı rivayette bulunup tek kalmasıdır. Hatib el-Bağdadi bu tarif hakkında neredeyse icma zikreder. Bkz.: Baisu’l-Hasis.

b- Bu hadis hakkında şaz denilmesi doğru mudur?

Bilmek gerekir ki el-Firyabinin ve Abdurrazzakın rivayetleri arasında bir fark vardır. Firyabinin rivayetinde zikredilen „parmakla işaret ya teşehhüd oturuşu hakkında olup iki secde arasındaki oturuşta bu işaret zikredilmemiştir, ya da iki secde arasındaki oturuş hakkında olup kapalı şekilde gelmiştir:

“Bize Sufyan, Asım b. Kuleybden, o babasından, o da Vail b. Hucr radıyallahu anhden rivayet etti, dedi ki:

Nebi sallallahu aleyhi ve sellemi gördüm. Sağ elini sol eli üzerine koymuştu. Oturduğu zaman sol ayağını yaydı. Dirseklerini uyluklarına koydu ve işaret parmağıyla işaret etti.” Taberani (22/33)

Abdurrazzakın rivayeti ise bunun iki secde arasında oturuşta olduğunu açıkça belirtmektedir. Nitekim hadisin metnini yukarıda zikretmiştik. Her iki durumda da Abdurrazzakın bir muhalefeti yoktur. Abzurrazzakın rivayeti başka bir durumu, Firyabinin rivayeti başka bir durumu zikretmiyor. Her ikisi de aynı durumu anlatırken Firyabi eksik, Abdurrazzak tam rivayet etmiştir.

El-Mizzi der ki: “Ebu Bekr b. Ebi Hayseme dedi ki: Yahya b. Mainden işittim, ona es-Sevrinin ashabı sorulduğunda şöyle dedi: “Abdurrazzak, el-Firyabi, Ubeydullah b. Musa, Ebu Ahmed ez-Zubeyri, Ebu Asım, Kabisa ve bunların tabakasında bulunanların hepsinin Süfyandan rivayetleri birbirlerine yakın mertebededir. Onlar Yahya b. Said, Abdurrahman b. Mehdi, Vekî, İbnul-Mubarek ve Ebu Nuaymdan aşağıdadırlar.” Tehzibul-Kemal (18/56)

El-Firyabinin derecesi Abdurrazzakın derecesine yakındır. Lakin Firyabi, es-Sevriden rivayet hususunda Abdurrazzaktan önceliklidir. Nitekim İbn Hacer şöyle demiştir: “Sika, fazilet sahibi. Denildi ki: Süfyandan rivayette bazı hatalar yapmıştır. Bununla beraber o (Firyabi) Abdurrazzaktan önceliklidir. Takribut-Tehzib (1/515 no:6415)

Lakin bu öncelik, bazılarının iddia ettikleri gibi Abdurrazzakın rivayetinin, Firyabinin rivayeti karşısında şaz olmasını gerektirmez. Zira Firyabi, her ne kadar Abdurrazzaktan öncelikli olsa da, - bu öncelik her açıdan değildir – ve Süfyanın meclisine daha çok devam etmiş bulunsa da Firyabi Süfyandan bazı rivayetlerinde hata etmiştir. Bu hadiste de hata etmiş olması ihtimal dahilindedir. Firyabinin zikretmediği bu ziyadeyi Abdurrazzak zikretmiştir. Zira Abdurrazzak ömrünün sonlarında kör olmuş ve hafızasında değişme olmuştur. Ancak bundan öncesinde ezberi Firyabiden daha kuvvetli idi. Malumdur ki Ahmed b. Hanbelin Abdurrazzaktan rivayeti onda bu problemlerin ortaya çıkmasından önce, hicri 200 yılının tamamlanmasından önce olmuştur. Suyuti Tabakatul-Huffaz (1/158, 159 no:337)

Böylece bu hadis hakkında „şaz denmesinin uygun olmadığı anlaşılmış oldu. Allah en iyi bilendir. Bkz.: Ebu Abdurrahman Muhammed Refik b. Tahir, Cilau’l-Ayneyn (s.6)

Nitekim Şeyh İbn Useymin rahimehullah Fetavasında(13/143) şöyle demiştir: “Bazıları Vail b. Hucr hadisinin şaz olduğunu iddia etmişlerdir. Bu doğru değildir. Zira Hadis alimlerine göre şaz: güvenilir bir ravinin kendisinden daha güvenilir olan bir raviye muhalif rivayette bulunmasıdır. Peki Vail hadisinde muhalefet nerede? Zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellemden, iki secde arasında sağ elini yaydığı varid olmamıştır. Böylece Vail radıyallahu anh hadisi şahid olmaktadır. Bu yüzden İbn Kayyım rahimehullah, iki secde arasında da sağ elin teşehhüddeki gibi olacağı görüşündedir. Zadul Mead (1/238- Arnavut kardeşlerin tahkiki)

Diğer rivayette “Teşehhütte oturduğu zaman” denilmesine gelince, İbn Useymin buna da Fetaval-Erkanil-İslam adlı kitabında şöyle cevap vermiştir:

“Birincisi genel, ikincisi özeldir. Özelin genele uygun bir hükümle zikredilmesi tahsisi gerektirmez diye bir kaide vardır. mesela bir adam diğerine: İlim talebelerine ikramda bulun, der. Ve ona bir de: Muhammede ikramda bulun, der. Muhammed de bir ilim talebesidir. Bu, diğer ilim talebelerine ikramda bulunmamayı gerektirmez. Usul alimleri bunu bir ilke olarak kabul etmişlerdir. Şeyh eş-Şankiti Advaul-Beyan adlı tefsirinde bunu anlatmıştır. Eğer: İlim talebelerine ikramda bulun, dese, sonra da: Derste uyuyanlara ikramda bulunma, dese, işte bu tahsisi gerektirir. Çünkü onu genel hükme muhalif bir hükümle zikretti. İbn Useymin Fetava Erkani’l-İslam (no: 252)

c- Güvenilir Ravinin Ziyadesinin Hükmü

Hafız, güvenilir imamlardan biri olan, meşhur Musannef sahibi Abdurrazzakın ömrünün sonunda hafızasının değiştiğini ve kör olduğunu zikretmiştir. Fakat ondan yapılan ve başkası tarafından zikredilmeyen ziyadeli nakil sıhhatli zamanında iken olmuştur. Bu ziyadenin hükmünü öğrenmemiz gerekir: İbn Cemaa şöyle der: “Güvenilir ravinin ziyadesi üç kısımdır:

Birincisi: Güvenilir ravilere aykırı olarak rivayet edilendir ki daha önce şaz hadis hakkında açıklandığı gibi bu reddedilir.

İkincisi: Güvenilir râvi, rivayet ettiği haberle başkalarının rivayetine hiçbir surette muhalif düşmez; bu durumda her hadîs, hepsi güvenilir olan râvilerin, rivayetiyle tek kaldıkları hadîs gibidir ve makbuldür. Hattâ el-Hatîb, böyle bir hadîsin kabulü hakkında ulemânın ittifakı bulunduğu görüşündedir.

Üçüncüsü: Hadisin metninde, aynı hadisi rivayet eden diğer ravilerin zikretmediği ziyadeyi rivayet etmek.

Bir çok imam bununla (üçüncü türden sikanın ziyadesiyle) delil getirmişlerdir. El-Hatîb, fıkıh ve hadîs ashabının, sika olan bir râvinin, rivayetinde tek kalması halinde ziyadesinin makbul olduğu görüşünde olduklarına işaret ederek şöyle der: "Hadîs ehli ve fukahâ, ken-disine şer'î bir hükmün taalluk ettiği, yahutta herhangi bir hüküm yönünden bir noksanlığa sebep olacak ziyade arasında herhangi bir ayırım yapmadıkları gibi, sabit bir hükmün değişmesine yol açacak ziyade ile, buna yol açmayacak ziyade arasında da ayırım yapmamışlardır. Hattâ haberin râvisi, bir rivayetinde bu ziyadeyi yapmasa da, başka bir rivayetinde yapmış olsa, yahut onu başkası rivayet etse de kendisi rivayet etmemiş olsa bile, yine bir ayırıma lüzum görmemişlerdir. El-Kifâye, s. 424-425 el-Menhelur-Revi (1/58)

Sonuç olarak Abdurrazzakın: “Sonra secde etti” şeklindeki ziyadeli rivayeti, hafız ve güvenilir bir ravinin ziyadeli rivayeti olup muhaddisler indinde makbuldür. Es-Sevrî bunu Asım b. Kuleybden rivayet etmiştir. Bu konuda getirilen şüpheler reddedilmiştir. Hadis sahih ve sabit olup amel etmeye ve delil getirmeye elverişlidir. Aşağıdaki hadislerde namazda yer alan bütün oturuşları kapsayan umumi ifadelerle gelmiştir:

2- İbn Ömer radıyallahu anhuma Hadisi:

İbn Ömer radıyallahu anhumadan: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem namazda oturduğunda ellerini dizlerinin üzerine koyar, sağ elinin parmağını kaldırarak dua ederdi. Sol elini de sol dizi üzerine koyarak yayardı. Müslim (580) Malik (76) Ahmed (2/147) Beyhaki (2/130) Bezzar (5755)

Yine İbn Ömer radıyallahu anhuma Hadisi:

Ali b. Abdirrahman el-Meavi şöyle demiştir: Abdullah b. Umer radıyallahu anhuma beni namazda taşlarla oynarken gördü. Namazı bitirince beni bundan yasakladı ve şöyle dedi:

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yaptığı gibi yap.” Ben: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem nasıl yapardı?” dedim. Dedi ki: “Namazda oturduğu zaman sağ elini sağ dizine koyar, parmaklarını yumar, baş parmağından sonra gelen parmağıyla işaret eder ve sol elini de sol dizine koyardı. Muslim (580) Malik (198) Ahmed (2/65) Ebu Davud (989) Nesai (2/236) İbn Huzeyme (712) İbn Hibban (1942) Beyhaki (2/130)

İbnu’z-Zubeyr radıyallahu anhuma Hadisi:

Abdullah b. Zübeyr radıyallahu anhuma dedi ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem (namazda) oturduğu zaman dua eder ve sağ elini sağ dizine, sol elini de sol dizine koyardı. İşaret parmağıyla işaret ederdi. Baş parmağını orta parmağı üzerine koyar, sol eliyle de sol dizini kavrardı.” Müslim (579) Beyhaki (2/131)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://tatarkoyu.yetkin-forum.com
 
İki Secde Arasındaki Oturuşta Ellerin Durumu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Sivas Suşehri Tatar Köyü :: Tatar Köyü :: Hadis ve İlmihaller-
Buraya geçin: